BORDERLINE / SINIRDA BİR YAŞAM

Çaresiz bir kafeste, yetersizlik ve hatta değersizlik duygularına yapışarak boşlukta öylece salınır. İçinde kocaman bir boşluk, nesnesi ve nedeni bilinmeyen bir suçluluk, içe doğru akan bir yıkıcılık, ruhun derinlerinde ikircikli bir dünya, iyi ve kötünün ezeli savaşı, siyah ve beyazın ortasında koca bir yarık ve bir uçtan diğer uca hızla fırlatılan bir yaşam… Borderline (sınırda) yapılar.

Borderline (sınırda) kişilik organizasyonu olan bireylerde; ani duygu değişimleri, kimlik sorunları, kendine zarar verme davranışları ve de zarar görme (perseküsyon) endişesi ön plandadır. Borderline birey kendini sıklıkla bir boşluğun içinde tarifler. Her zaman suçlu hisseder. Nedenini, nesnesini bulamadığı bir suçluluk duygusunun gölgesinde kendini iyi olan hiçbir şeye layık göremez.

Kendini iyi ve kötü olarak bölmüştür. Bu bölme arasında kalan boşluk, onun kendiliğini tarifler. Bu nedenle hissedilen boşluk duygusu hiç de tesadüf değildir. İyi ve kötü parçalarıyla bütünleşemeyen borderline, iyi ve kötüyü ötekine mal eder ki ızdırabı da burada başlar. Göklere çıkartıp yücelttiği birini (iyi parçanın mal edilmesi) bir süre sonra yerin dibine sokar (kötü parçanın mal edilmesi). Kendini bütünleştiremediği gibi başkalarını da bütün olarak göremez. İyi kötü bölmesi bütün ilişkilerini yönetir haldedir. Sevemez, kendini de sevilmeye layık göremez böyle bir durumda birilerine yapışarak ya da geri çekilerek geliştirdiği savunma mekanizması etrafında seyreder. Ben, iç duygusal dengesini sağlayabilmek için herhangi bir yakın ilişkide duyacağı hazlardan fedakârlık etmek zorundadır. Bu tür ilişkilerden kaynaklanan zorluklara karşı uzaklaşarak ya da yapışarak kendini koruma yolunu seçer. Benliğe ikircikli bir ruhsallık hakimdir. Kendini bir an iyi hissederken yaşadığı ufak bir hayal kırıklığı, hoşa gitmeyen bir yanıt reddedilme olarak algılanır ve şiddetli bir öfke ortaya çıkar hemen ardındansa kişi depresyonun karanlık endişesine hapsolur.

Peki bunu neden yapar?

Sevme kapasitesine ilişkin problem nedir?

Borderline bireylerin kişilik gelişimleri ayrılma/birleşme evresinin 18/36 aylarında duraklamıştır. Kişinin annesinden sorunlu bir ayrılık yaşaması, onun ileriki hayatında yaşayacağı bütün yakın ilişkilerini, o kadim öyküdeki sorunun bir tekrarı olarak görmesine neden olur. Bu ruminasyon da kişinin önceden yaşadığı yutulma ve terkedilme korkularını yeniden canlandırır. Yeniden canlanan korku, kişiyi yetişkin ilişkilerinde bağlanma tehdidine karşı sürekli tetikte bırakır.

Sık karşılaşılan bir diğer sorun da iş hayatında duyulan mutsuzluk ve ketlenmedir. Tıpkı sevme konusunda olduğu gibi iş hayatında da zorluk çekmenin birçok nedeni vardır. Otoriteyle çatışma, depresyon, rekabete zorlanma, iş yaşamında var olan sınırların yarattığı anksiyete. Ya da tüm bunlar olmasa bile borderline birey, bireyleşmekten korktuğu için özellikle anksiyeteye karşı savunma ihtiyacı hisseder.

Hiç şüphe yok ki sevmek ve üretmekte güçlük çeken insan hayatta bir tür tatminsizlik yaşar. Belki de bundandır borderline bireyin en belirgin özelliği bütünleşememektir.

Tamamlanmamış sevgi…

Tamamlanmamış işler…

Bütünleşememiş bir benlik… ve buna inat çok güçlü olma ihtiyacı…

Psikolog Dilek EKEN

6 hakkında “BORDERLINE / SINIRDA BİR YAŞAM” görüş

  1. Hocam yazilarinizi begeniyle okuyorum, youtube mecrasinda gormek, dinlemek cok mutlu eder, youtube de videolar ceker misiniz hocam lutfen😍

    1. Teşekkür ederim Merve hanım 🍀 youtube videosu da pek yakında 😊

  2. Merhaba hocam,
    Yazıda her şeyi çok güzel anlatmışsınız ama son cümleyi okuduğumda o kadar eksik kaldım ki keşke bitmeseydi dedim. Peki sonra ne yapacağım ? Bunu çözmek için önerileriniz neler? Neden bu oluyor?
    Değerli yorumlarınızı bekliyorum.

  3. Ee ne yani? Çözümsüz bir hastalık mı bu? Sizi okuyanların ne hissetmesi gerekiyor bu yazının sağladığı fayda nedir?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir